İZMİR

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 
11. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2017-545 
KARAR NO: 2017/347 
KARAR TARİHİ: 10.04.2017

DAVANIN KONUSU: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 19.12.2016 tarih 2016/720 Esas 2016/1253 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye .... tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA: Davacı vekili, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olan aracın 17.03.2015 tarihinde davacı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/52 D. İş sayılı dosyası ile araçta oluşan hasar, tamir bedeli, tamir süresi, değer kaybı ve kazanç kaybı ile ilgili bilirkişi incelemesi yapıldığını, aracın rent a car araç olması nedeniyle günlük kiralama bedelinden mahrum kalındığını, karşı taraf araç yönünden davalı sigorta şirketinin ZMSS kapsamında oluşan zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle icra takibi başlatıldığını, davalı sigorta şirketinin takibe itiraz ettiğini, ancak itirazında haksız olduğunu, söz konusu itirazdan sonra 1 yıllık süre içerisinde dava açılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL hasar bedeli, 2.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 10.000,00 TL alacağın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

CEVAP: Davalı vekili, 2918 sayılı KTK m. 97'de yapılan değişikliğe göre zarar görenin öncelikle dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuru zorunluluğunun getirildiğini, bu zorunluluğun davacı tarafından yerine getirilmediğini, yine açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, araç üzerindeki incelemenin ehil bilirkişiler tarafından yapılmasını, davacı tarafın değer kaybı talebinin teminat dışında olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 14.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı kanun ile değiştirilen 2918 sayılı Kanunun 97. md uyarınca trafik kazası sonucunda zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında öncelikli olarak sigorta şirketine başvuru zorunluluğunun düzenlendiği, bu hususun zorunluluk olarak madde metninde gösterildiği, bu durumda mahkememiz dosyasında oluşan uyuşmazlık yönünden dava şartı olarak başvuru zorunluluğunun bulunduğunun kabulü gerektiği, kişinin dava açmadan önce sigorta şirketine yazılı başvurusu koşulunun yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gereken husus olduğu, dava tarihi itibariyle söz konusu düzenlemenin yürürlüğe girmesinden sonra dava açıldığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.


İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, dava konusu kazanın 17.03.2015 tarihinde meydana geldiğini, bu tarih itibariyle sigorta şirketlerine başvurur zorunluluğuna ilişkin bir yasal düzenlemenin bulunmadığını, 30.04.2015 tarihinde İzmir 14. İcra Müdürlüğü'nün 2015/6193 esas sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, bu takiple sigorta şirketinin davadan önce kazadan ve borçtan haberdar olduğunu, takibe ve borca itiraz ettiğini, açılmış icra dosyasının ve sigorta şirketince yapılan borca itirazın, sigorta şirketine yapılan başvurunun reddedilmesi olarak kabul edilmesi gerekirken ve ayrıca dava sırasında 06.12.2016 tarihinde sigorta şirketine başvuru yapılmasına rağmen aksi değerlendirme ile hukuka aykırı olarak sigorta şirketine başvuru şartının gerçekleşmediği belirtilerek davanın reddine karar verilmesinin yasal dayanağı bulunmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.


GEREKÇE: Dava, sigorta sözleşmesinden doğan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK'nın 97. maddesinde, 6704 Sayılı Kanunun 5. maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde, 97. maddenin eski metninde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi, dava açabilme hakkı mevcut iken 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda madde hükmü "Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir" denilmiştir.

Yukarıda maddede yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMMS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olarak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez ya da verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabileceklerdir. Bu hali ile trafik kazaları nedeniyle zarara uğrayanlar sigortaya davadan açmadan önce mutlaka sigortacıya yazılı başvuruda bulunmak zorundadırlar. Dava açabilmeleri için yazılı başvurudan itibaren 15 günlük sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Bu sebeplerle davadan önce yazılı başvuruda bulunmak ve başvurudan itibaren 15 günlük sürenin geçmesi ZMMS sigortacısına tazminat davası açılmasının ön şartıdır. Bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde vurgulanmıştır.

6100 sayılı HMK'nın dava şartlarının düzenlendiği 114. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemeye göre "Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır". 115. maddenin 1. fıkrasında ise, "Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler." denilmiş, 2. fıkrada ise, "Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder." hükümleri mevcut olup, somut olayda davacı tarafın davalı sigorta şirketine karşı dava açmadan önce KTK'nın 97. maddesi gereğince davalı şirkete başvuru dava şartını yerine getirmediği anlaşılmıştır.


KTK'nın 97. maddesine değişiklik sonucu getirilen, dava açılmadan önce sigortaya başvuru şartı noksanlığının, dava açıldıktan sonra giderilebilecek bir dava şartı noksanlığı olup olmadığı hususunun değerlendirilmesinde dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardan olduğu, HMK 115/2. maddesindeki kurala göre "Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder." düzenleme gereğince eksik olan bir dava şartı belirli bir süre verilebilecek ise hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi, bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir. Eldeki davada ise 30.05.2016 tarihinde dava açıldığı, 2918 sayılı kanunun 97. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle dava açmadan önce davalı sigorta şirketine başvurulmadığı tespit edildiğine göre bu eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekirken davanın dava şartı yokluğundan dolayı usulden reddine karar verilmesi HMK 115/2. maddesi gereğince yerinde görülmemiştir.

İlk derece mahkemesince, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. Bu durumda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;


1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2- İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 19.12.2016 tarih 2016/720 Esas 2016/1253 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4- İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10.04.2017

 

 

27 Ekim 2018 Cumartesi
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.