17. Hukuk Dairesi 2016/15503 E. , 2019/9041 K.

 

"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

 

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili ve ihbar olunan SGK vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:


-K A R A R-


Davacı vekili, yaya olarak yürümekte iken,davalılardan ...'a ait aracı kullanan ...'ün müvekkiline çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini belirterek müvekkili lehine 10.000,00 TL manevi tazminat, 2.000,00 TL tedavi harcama gideri ve 4.000,00 TL geçici iş göremezlik tutarlarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.


Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle, 29.148,62 TL maddi tazminatın, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, tedavi giderine ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı ... vekili ve ihbar olunan SGK vekili tarafından temyiz edilmiştir.


1-Davanın taraflarını davacının dilekçesinde belirttiği davacı ve davalılar oluşturmakta olup davanın tarafları dışında kararın temyizi ancak ilgili aleyhine hüküm kurulmuş olması halinde mümkündür. Bu bakımdan ... Başkanlığı'nın davada ihbar olunan sıfatı dışında başkaca bir sıfatı bulunmayıp aleyhine hüküm de oluşturulmadığı ve bu nedenle hükmü temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla, ihbar olunan vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.


2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin tüm, davalı sürücü-malik vekilinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.


3-Dava, trafik kazası sebebi ile yaralanmaya dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.


Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54'te özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir.


Somut olayda kaza tarihinde 16 yaşında olan davacı ... için sürekli işgöremezlik tazminatı yanında, geçici işgöremezlik tazminatı da talep edilmiştir. Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumundan aldırılan rapora göre davacının %5.1 oranında sürekli maluliyetinin bulunduğu, geçici işgöremezlik süresinin 6 ay olduğu tespit edilmiştir. Hesap bilirkişisi tarafından davacı bakımından 6 ay için 2.619,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı hesabı da yapılmış, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davacı bakımından daimi işgöremezlik yanında, geçici iş göremezlik tazminatına da hükmedilmiştir. Davacı kaza tarihinde 16 yaşında olup gelir getiren bir işte çalıştığına dair bir ispat olmadığı, dolayısıyla tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından, mahkemece geçici işgöremezlik zararı bulunmadığının gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.


4-Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.


Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)


Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, MK.'nin 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.


Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.


SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle ihbar olunan SGK vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,(2) nolu bentte açıklanan nedenler ile davacı vekilinin tüm, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenler ile davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 15,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'e geri verilmesine 07/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

31 Mayıs 2020 Pazar
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.