9. Hukuk Dairesi    

     2019/6425 E.  ,  2019/16669 K.


"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Davacı, kademe ve derece tespiti ile eşit davranma ilkesine aykırılık tazminatı, kıdem tazminatı farkı ve ücret farkı, akdi ilave tediye farkı, yasal ilave tediye farkı, yıpranma prim farkı, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yerel mahkeme kararının davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 28/02/2018 tarihli ve 2018/1792 E. ve 2018/4577 K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.


Mahkemece özetle, davalı ... vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı defini süresinde ileri sürmemesi nedeniyle zamanaşımına uğramış bir alacak kalemi bulunmadığından bozma ilamına konu kararda bu hususa ayrıca değinilme gereği duyulmadığı, ıslah dilekçesinin davalı belediyeye dosya kapsamındaki tebligat parçasından görüleceği üzere 04/02/2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak davalı ... vekilinin 19/02/2015 havale tarihli (UYAP sistemi üzerinden de elektronik imzalı olarak gönderilmediği anlaşılan) dilekçede ıslaha karşı zamanaşımı defini ileri sürdüğü, bu nedenle davalı ... vekilinin ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı definin 2 haftalık süre içinde olmadığı gerekçesi ile bozmaya karşı direnme kararı verilmiştir.


Direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmiş olup, Dairemizin 6763 sayılı Kanunun 45. maddesi ile eklenen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici dördüncü maddesi uyarınca öncelikle inceleme yetkisi olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

YARGITAY KARARI

Dairemizin "... Somut uyuşmazlıkta; dava devam ederken Antalya İl Özel İdaresi'nin tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeni ile dava kendisine teşmil edilen Antalya Büyükşehir Belediyesi vekili tarafından, 19.02.2015 tarihli dilekçe ile diğer beyanlarla birlikte açıkça ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunulmasına rağmen, Mahkemece gerekirse ek rapor da aldırılmak suretiyle ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olup, ..." gerekçesi ile verilen kararına karşı Yerel Mahkemece "...davalı ... vekilinin davacı tarafça yapılan ıslaha karşı süresinde zamanaşımı defini ileri sürmemesi nedeniyle zamanaşımına uğramış bir alacak kalemi bulunmadığından mahkememizce bozma ilamına konu kararda bu hususa ayrıca değinilme gereği duyulmamıştır. Davalı ... vekilinin ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı defi süresinde değildir şöyle ki ıslah dilekçesi davalı belediyeye dosya kapsamındaki tebligat parçasından görüleceği üzere 04/02/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı ... vekili ise 19/02/2015 havale tarihli (Uyap sistemi üzerinden de elektronik imzalı olarak gönderilmediği anlaşılan) dilekçede ıslaha karşı zamanaşımı defini ileri sürmüş olup 6100 Sayılı HMK'da ıslaha karşı beyanda bulunma süresini düzenleyen bir hüküm bulunmasa da gerek yazılı yargılama usulünün uygulandığı davalarda (127.madde) gerekse basit usulün uygulandığı davalarda (317. madde) cevap dilekçesinin tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde sunulmasına dair hüküm bulunduğu, bu hükmün ıslaha karşı sunulacak yazılı beyanlarda da kıyasen uygulanması gerekeceği, bu kapsamda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1. Maddesinin 2. fıkrasında "Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakim, örf ve adet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir." hükmünün bulunduğu, yine aynı maddenin 3. Fıkrasında "Hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır." hükmüne yer verildiği, Yargıtay kararlarında da ıslaha karşı beyanda bulunma ve dolayısıyla zamanaşımı defini ileri sürme süresinin ıslah dilekçesinin tebliğinden itibaren işleyecek 2 haftalık süre içinde olması gerektiği hususunun yerleşik içtihat halini aldığı ve neticeten davalı belediyenin ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı definin süresinde olmadığı ..." gerekçesi ile direnilmiş olup, davalının zamanaşımı defini kanunî süresi içinde ileri sürmediğinden sonuca etkisinin bulunmadığı, bu nedenle direnmenin doğru olduğu, herne kadar Yerel Mahkemesi'nce önceki kararda bu durumun saptanmasına rağmen bu yönde bir gerekçe oluşturulmaması Anayasa'nın 138. ve 141. ve 6100 sayılı HMK.nın 297. maddeleri karşısında yerinde değil ise de bu hususunda direnme kararı ile gerekçelendirilip düzeltildiği anlaşılmakla, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan direnme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 4. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 25.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

24 Aralık 2020 Perşembe
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.