TÜRK MİLLETİ ADINA

 

T.C.

    SAKARYA

    TÜKETİCİ MAHKEMESİ

     GEREKÇELİ KARAR

 

ESAS NO : 2021/696 Esas

KARAR NO : 2022/645

 

HAKİM

KATİP

 

DAVACI

VEKİLİ : Av. BATUHAN SEVERCAN

 

DAVALI

VEKİLİ

DAVA : Tazminat

DAVA TARİHİ : 27/12/2021

KARAR TARİHİ : 12/05/2022

YAZILDIĞI TARİH  : 27/06/2022

 

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

 

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı ile davalı şirket arasında 10/09/2020 tarihinde sıra tespitli tasarruf planı sözleşmesi imzalandığını, sözleşme bedelinin 274.168,00 TL olduğunu, davacının farklı tarihlerde 7.540,00 TL ödeme yaptığını, ödenmesi kararlaştırılan 274.168,00 TL bedelin davalı tarafından davacıdan çalışma bedeli adı altında talep edildiğini, imzalanması akabinde davacının Arifiye Noterliğinin 18331 yevmiye numaralı ve 23/09/2021 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeden caydığını ve ödemiş olduğu 7.540,00 TL'nin kendisine iadesini talep ettiğini, davalı tarafın Üsküdar 32. Noterliğinin 11134 yevmiye numaralı ve 29/09/2021 tarihli ihtarnamesi ile çalışma bedelinin iade edilemeyeceğini bildirdiğini, 6502 sayılı T.K.H.K. 5/1. Maddesinde tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer alan haksız şartların kesin olarak hükümsüz olduğunun belirtildiğini, tarafların sözleşmede yer alan maddeleri müzakere etmeden imzalamış olduğunu belirterek, davanın kabulünü, sözleşmenin iptalini, ödenen 7.540,00 TL ödemenin davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, huzurdaki davanın Tüketici Hakem Heyetinin görev alanına girdiğini, davalı şirketin bir tasarruf finansman şirketi olduğunu, faaliyet alanının yalnızca müşterinin tasarrufları sonucu elde edilen finansmanın müşteriye ödenmesinden ibaret olduğunu, şirketin tasarruf finansman faaliyeti ve tasarruf fon havuzunu yönetmesi karşılığında müşterinin ödediği organizasyon ücretinin sözleşmedeki asli alacak hakkını oluşturduğunu, davacının sözleşme akdedilmesi neticesinde kendisi ile benzer şartlara sahip 246 kişilik gruba dahil olduğunu, davalı şirket tarafından Türkiye çapında organize edilen bir hizmet için hizmet bedelini ifade eden çalışma bedeli olarak KDV dahil 24.168,00 TL belirlendiğini, müşterinin bunu kabul edildiğini, çalışma bedelinin 14 taksite bölündüğünü ve 7.504,00 TL tutarlık kısmının davacı tarafından ödendiğini, çalışma bedelinin iadesi halinde davalı şirketin hem KDV ödeyeceğini hem de davacıya karşılıksız hizmet sunmuş olacağını, çalışma bedelinin haksız şart olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

 

Davalı şirketten davaya konu sözleşmenin, yapılan ödemelere ait dekontların gönderilmesi istenmiştir.

 

Sakarya 6. Noterliğinden 18331 yevmiye numaralı ihtarname tebliğine ilişkin evraklar istenmiştir.

 

Emsal niteliğindeki Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesinin 17/02/2022 tarih ve 2021/1323 Esas ve 2022/219 Karar Sayılı kararında; "...

Taraflar arasındaki 26/08/2020 kayıt tarihli sözleşmede; davalının satıcı (aracı), davacının ise iştirakçi olarak tanımlandığı, sözleşmenin konusunun, satıcı-aracı şirketin peşin ödeme ile konut edinme imkanı bulunmayan iştirakçilerden oluşturacağı gruplarda sözleşmedeki şartlarla üyelerin birbirini mali kaynak yönünden finanse etmesi esasına bağlı olarak...katıldığı konut bedelini ödemesi şartıyla iştirakçiyi konut sahibi yapması olarak belirtilip, "organizasyondan ayrılmanın sonuçları" başlıklı 7.madde de; organizasyondan ayrılmak isteyen iştirakçinin ödediği organizasyon katılım bedeli ve kdv düşüldükten sonra kalan bedeli iştirakçinin hesabına iade edeceği, bu bedele herhangi bir vade farkı/faiz ilave edilmeyeceği, sözleşme sonunda ek maliyet tablosudna organizasyon bedelinin 19.500,00 TL olduğu kararlaştırılmış ve taraflarca imza edilmiştir. 

 

Sözleşme, birden fazla katılımcının davalı satıcının organizatörlüğündeki birikim sistemine katılımı neticesinde elbirliği sistemiyle konu edindirme amacına yönelik olup, taşınmaz devrine veya satımına ilişkin bir sözleşme içermemektedir. Sözleşmenin içeriğinde satıcıya ait taşınmazların yanında organizasyon kapsamında olan şehirlerde bulunan alıcının dilediği bir taşınmazı seçebileceği belirlenmiş olması karşısında sözleşmenin TBK'nın 237/2 ve Noterlik Kanunun 60.maddesine göre resmi şekil şartlarına tabi olan  gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine benzer olduğu da değerlendirilebilir ise de, uygulamada  sözleşmenin niteliğinin gayrimenkul satışı  olduğu ve Tapu Kanunu 26, TMK 206, TBK 237.maddeleri uyarınca, devir yazılı resmi koşula bağlı olup kanuni şekil şartlarına aykırı olan bu tip sözleşmelerin geçersizliği kabul edilmiştir. (Emsal Yargıtay 3.H.D. 25/01/2018 T. 2016/13017 E. 2018/681 K., Yargıtay 13.H.D. 28/01/2019 T. 2016/8097 E.2019/675 K. Sayılı İlamları). Fakat yukarıda açıklamalar ışığında herhangi bir taşınmazın devrine dair satıcı tarafından bir taahhüdün bulunmaması satın alınacak taşınmazın alıcı tarafından belirlenip satıcının iştirak edilen gruptaki toplam bedeli organizatör olarak taksitli şekilde finansörlüğe ilişkin yönetim görevini üstlenmesi, sözleşmenin tam anlamıyla gayrimenkul satışı veya vaadi sözleşmesini karşılamayıp, yine  alıcı tarafından satın alınacak taşınmaza teslim anında davacının ödeyeceği bakiye borç miktarı uyarınca davalı lehine ipotek/haciz şerhi konulmasına dair sözleşme hükmüyle de taşınmazın devrini üstlenenin satıcı olmaması nedeniyle 6502 Sayılı Kanunun 40.maddesinde düzenlenen ön ödemeli konut satış sözleşmesini de karşılamadığı, davacının bedel ödeme sorumluluğunun ise iştirakçilere değil sadece davalıya karşı olması ve satın alınacak taşınmazın bedelinden sözleşmede kararlaştırılan kadar ücretini satıcının elbirliği sistemiyle sağlayıp sözleşmenin tarafı olan katılımcı davacının da taksitler halinde geri ödemesinin  TBK'nın 386.maddesinde düzenlenen tüketim ödüncüne de benzeyip 6502 Sayılı Kanunun 3/1-d 'de ki "Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusu," olarak tanımı yapılan hizmet tanımına da uyduğundan karma nitelikte bir hizmet/finansörlük sözleşmesi olduğu değerlendirilmektedir.

 

Taraflarca mutabakata varılan "Organizasyondan Ayrılmanın Sonuçları" başlıklı 7.maddeki sözleşmeden alıcının cayması durumunda davalıya ödenen organizasyon ücretinin iade edilmeyeceğine dair sözleşme hükmü, tüketici aleyhine dengesizliğe neden olması itibariyle  Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/13-576 E., 2019/1022 K. sayılı kararında da değinildiği üzere  haksız şart niteliğindedir.( HGK 10/03/2020 T. 2017/13-602 E. 2020/283 K Sayılı İlamı).

 

Somut olayda; davacı tüketici, konut edinmek amacıyla alınacak taşınmazın toplam bedelinin peşin karşılanacak olmasından kaynaklı, yüksek miktarlı finansa ihtiyaç duyulması, bu bedelin geri ödemesinin ise taksitle yapılmasının cazip kılınarak resmi finans kurumlarından nakit ihtiyacının karşılanması yerine davalının organizatörlüğünü yaptığı sistem içinde yer alarak sözleşme yaptığı görülmektedir. Davalı tacir olup 6102 Sayılı TTK'nın 20. maddesi kapsamında ücret isteme hakkı bulunmakta ise de; bu hak yasa da belirtildiği şekilde "hizmet karşılığı" ve "uygun bir ücret" olması gerekmektedir. Kararlaştırılan ücret ve miktarının da tüketici olan davacı yönünden 6502 Sayılı Kanunun "Amaç" başlıklı 1.maddesiyle 4 ve 5.maddesindeki düzenlemelere aykırı olmaması gerekir. Taraflar arasındaki, elbirliğiyle konut edindirme/kaynak sağlama sözleşmesi matbu nitelikte bir sözleşme olup, bir sözleşmenin her iki tarafı da sözleşme özgürlüğüne sahip olmasına rağmen, örgütlülüğü ve ekonomik gücü nedeniyle içeriğini davalı satıcı/hizmet sahibinin önceden tek taraflı olarak belirlediği sözleşme hükümlerine diğer tarafın sadece katılıp katılmama yönünde irade beyanında bulunduğu, tüketici olan davalının sözleşmeyi sadece okudum şeklinde imzalamasının tek başına sözleşme hükümlerinin müzakere edildiğini de göstermeyeceği değerlendirilmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre; sözleşmenin imzasından sonra organizasyon da bir gün bile kalan alıcı davacıdan 19.500,00 TL tutarında, miktar olarak makul sayılmayıp sözleşmeyle bağlı kalınan süreye göre "uygun" bir ücret olduğu da kabul edilmeyen organizasyon ücreti altında  ödenen bedelin tamamının iade edilmeyeceğine ilişkin sözleşmenin 7.maddesinin;  tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilmiş olması ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizlik oluşturması nedeniyle haksız şart olduğunun kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararına yapılan istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir..." 

 

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında 10/09/2020 tarihinde yapılan konut edindirme amaçlı "Sıra Tespitli Tasarruf Planı Sözleşmesi" sözleşme bedeli olarak kampanyalı olarak belirtilen 274.168 TL belirlendiği, bu bedelin içinde 24.168 Tl çalışma bedeli tespit edildiği, 88ay ödeme ile birlikte son ödeme tarihinin aralık 2034 olduğu, davacının dava dosyasına sunduğu ödeme belgelerinden 1000 TL nin 24/12/2020 de, 1520 TL nin 26/10/2020 tarihinde, 200 TL nin 10/09/2020 tarihinde 1520 TLnin 03/12/2020 tarihinde ve 3.300 TL nin ise 21/09/2020 tarihinde davalı şirket hesabına ödendiği anlaşılmıştır. 

 

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Ön ödemeli konut satış sözleşmeleri başlıklı 40'ncı maddesinde;

 

" (1) Ön ödemeli konut satış sözleşmesi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin veya taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşmedir. 

 

(2) Tüketicilere sözleşmenin kurulmasından en az bir gün önce, Bakanlıkça belirlenen hususları içeren ön bilgilendirme formu verilmek zorundadır.

 

(3) Yapı ruhsatı alınmadan, tüketicilerle ön ödemeli konut satış sözleşmesi yapılamaz. " hükmü yer almaktadır.

 

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Şekil şartı başlıklı 41'nci maddesinde;

 

"(1) Ön ödemeli konut satışının tapu siciline tescil edilmesi, satış vaadi sözleşmesinin ise noterde düzenleme şeklinde yapılması zorunludur. Aksi hâlde satıcı, sonradan sözleşmenin geçersizliğini tüketicinin aleyhine olacak şekilde ileri süremez. 

 

(2) Satıcı, geçerli bir sözleşme yapılmış olmadıkça tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya tüketiciyi borç altına sokan herhangi bir belge vermesini isteyemez. " hükmü yer almaktadır.

 

Taraflar arasındaki sözleşmede amaç, gayrimenkul sahibi olmak ve edindirmektedir. Türk Borçlar Kanununun 29. maddesi uyarınca taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile TMK'nın 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Sözleşmenin ''ayrılma ve devir'' başlığı altında düzenlenen 8. maddesinde sisteme dahil olan müşterinin ayrılmak istemesi halinde taksitler veya peşinatın iade edileceği, çalışma bedelinin ise iade edilmeyeceği düzenlenmiştir.  

 

Tapu Kanunu 26, TMK 206, TBK 237. maddeleri uyarınca, devir yazılı resmi koşula bağlı kılınmıştır. Eldeki davada bu koşula uyulmamış olup, bu bakımdan herkes aldığını iade ile yükümlüdür. 

 

Bu geçersizlik bağlamında, ödenenlerin iadesi kapsamına çalışma bedeli ücreti de dahildir. Zira aksinin düşünülerek iade kapsamında olmaması hali geçersiz sözleşmeye geçerlilik sağlama sonucu doğurur ki yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda bunun kabulü olanaklı değildir.

 

Öte yandan Sakarya BAM 5.Hukuk Dairesi 12/05/2022 tarih ve  2022/215 Esas ve 2022/649 Karar Sayılı ilamında; "Öte yandan, organizasyon bedelinin tümünün iade edilmeyeceğine ilişkin sözleşmedeki hüküm haksız şart niteliğinde olsa da, davalı tacir sunduğu hizmet karşılığında uygun bir ücret talep edebileceğinden; davacının hizmetten yararlandığı süre oranında davalıya organizasyon bedelini ödemesi gerektiği kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla kayıt tarihinden sözleşmeden ayrılma iradesinin karşı tarafa ulaştığı tarih arası geçen sürenin organizasyonun toplam süresine oranlanarak fazlasının tüketiciye iade edilmesi hak ve yarar dengesine uygun olacaktır. Davacının sisteme ilk kayıt tarihi 01/06/2017 iken sonraki sözleşemeler dikkate alındığında borç bitiş tarihi 18/12/2023 olduğundan organizasyonda kalınması hedeflenen süre 2387 gündür. Davacının sözleşmeden ayrılma iradesinin ortaya konulduğu dava tarihi 02/07/2021 olup 1491 gün hizmetten yararlanılmıştır. Bu sürenin organizasyon bedeli olan 15.300-TL'ye oranlanması neticesi hesaplanan 15.300-TL/2387 gün x 1.491 gün= 9.556,90-TL dışındaki ödenmiş bedelin (15.300,00-TL - 9.556,90-TL= 5.743,10-TL) davacı tüketiciye iadesine karar verilmesi gerekirken organizasyon bedelinin tümünün iadesine karar verilmesi yerinde olmadığından hükmün bu yönüyle düzeltilmesi gerekmiştir." denilmek suretiyle davalı tacirin yapılan sözleşme kapsamında zorunlu olarak masraf yaptığı ve sözleşmede kalınan süre boyunca belirli bir organizasyon-çalışma bedelini hak ettiği belirtilmiştir.

 

Bu doğrultuda yapılan hesap sonucu ise sözleşmede kalınması hedeflenen toplam gün sayısı 5130 gün olup davalıya tebliğ edilen ihtarnamede davalıya iade talebinde verilen gün bitiminde temerrüdün oluşacağı yani 18/10/2021 temerrüt tarihi olarak hesaplanmış, bu durumda hizmetten yararlanılan gün sayısı 398 gün olarak tespit edilmiş, 5130 günde 24.168 TL organizasyon bedeli olarak kararlaştırılmış ise 398 günde ne kadar tutar bedele denk geleceği oran yöntemi ile hesap edilmiş, sonuç olarak 1.875 TL hizmette kalının gün karşılığında davalı şirketin hak ettiği çalışma bedeli olarak belirlenmiş olup toplam ödenen bedelden kalan 5.665 TLnin ise davacı tüketiciye iadesine karar vermek gerekmiştir.

 

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi, 6502 sayılı Kanunun 73/A maddesinin 3 ve 4. Fıkralarında tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik arabuluculuk ücreti tutarının Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden sayılacağı, yine bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderlerin anlaşmaya varılamaması halinde ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacağının düzenlendiği, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada arabuluculuk makbuz ve 680,00 TL tarife bedeli üzerinden sarf kararının mevcut olduğu anlaşılmış olup, arabuluculuk faaliyeti sonunda açılan işbu davanın kısmen  davacı tüketici lehine sonuçlanması nedeniyle arabuluculuk ücreti olan 680,00 TL'nin... 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre davalıdan tahsil olunarakbütçeye gelir kaydedilmesine dair hüküm kurulmuştur.

 

***TASHİH ŞERHİDİR***

 

Mahkememizin 12/05/2022 tarihli karar duruşmasının hüküm kısmında sehven "Davanın KABULÜNE" ibaresine yer verilmiş ise de, hüküm incelendiğinde talebini tamamının kabul edilmediği, kelime eksikliği yapıldığı anlaşıldığından ilgili kısmın "Davanın KISMEN KABULÜNE" olarak tashihine karar verildi.

 

***TASHİH ŞERHİDİR***

 

HÜKÜM:

 

Davanın KISMEN KABULÜNE,

 

1-Davacı ile davalı şirket arasında imzalanan 10/09/2020 tarihli ve 274.168,00 TL bedelli  3869175 tasarruf sahibi nolu sıra tespitli tasarruf planı sözleşmesinin  İPTALİNE,

 

2-Organizasyonda kalınan gün oranlanmak suretiyle bulunan 5.665 TL bedelin , davalı  şirkete fesih bildiriminin tebliğinden 15 iş günü sonrası olan 18/10/2021  tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,fazlaya ilişkin istemin ise reddine, 

 

3-Harçlar kanunu uyarınca hesaplanan 387,00 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 

 

4-Davacı tüketici harçtan muaf olduğundan sehven yatırılan 128,77 TL peşin harç ve 59,30 TL başvuru harcının talep halinde karar yatırana iadesine,

 

5-Davacı tarafça peşin olarak ödenen 34,60 TL tebligat, posta ve müzekkere masrafı kabul-red oranına göre hesaplandığında 26,00 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,

 

5-Davacı vekille temsil edildiğinden A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 2.550,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

 

6-Davalı vekille temsil edildiğinden A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 1.875,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,

 

7-Artan gider avansının talep halinde yatırana iadesine,

 

8-6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 680 TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin kabul-red oranına göre hesaplandığında 510,90 TL'sinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bakiye arabuluculuk yargılama giderinin davacı tüketici olduğundan Hazine üzerinde bırakılmasına,

 

Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/06/2022

 

 

          Katip Hakim

 

 

11 Aralık 2022 Pazar

DİĞER EMSAL KARARLARIMIZ

© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.