T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

2017/2468 E.  ,  2017/4401 K


"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.09.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacı asiller gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...'in tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


-KARAR-


Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.


Davacı vekili, üçüncü kişilerden satın alınan davaya konu 654, 3498, 3499, 3500 ve 626 nolu parsellerin çekişmeli paylarının satış bedellerinin tarafların ortak mirasbırakanı olan babaları ... tarafından ödendiğini, ancak diğer çocuklardan mal kaçırmak amacıyla davalı oğlu tarafından satın alınmış gibi gösterilip muvazaalı biçimde davalı adına tescil ettirildiğini ileri sürerek, anılan taşınmazlardaki çekişmeli payların tapu kayıtlarının iptali ile eski haline iadesine karar verilmesini talep etmiş; aşamada bu talebini daraltarak davacının miras payı oranında tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir.


Davalı vekili, murisin parasını ödeyerek üçüncü kişilerden satın aldığı taşınmazları mirasçısı adına tescil ettirdiği iddiasına dayalı davalarda 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK'nın uygulama yeri bulunmadığını, bu tür durumlarda tapu iptali-tescile karar verilemeyeceğini belirtip davanın redini savunmuştur. 
Mahkemece, 654, 3498, 3499 ve 3500 nolu parsellerde davalı adına kayıtlı bulunan çekişmeli payların parasının muris tarafından ödendiği ancak muvazaalı olarak davalı adına tescil ettirildiği gerekçesiyle bu parseller yönünden davanın kabulüne; 626 nolu parsel hakkındaki iddianın ise kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.


Dosyada mevcut tedavüllü tapu kayıtları ve akit tablolarından; davaya konu edilen 654 nolu parselin 1/2 payının, 3498 nolu parselin 1/2 payının, 3499 nolu parselin 1/2 payının, 3500 nolu parselin 1/2 payının ve 626 nolu parselin 2/36 payının üçüncü kişiler adına kayıtlı iken satın alma suretiyle doğrudan davalı adına tescil edildiği; mirasbırakanın da 654, 3498, 3499 ve 3500 nolu parsellerde davalı oğlu ile aynı akitte pay satın aldığı, 626 nolu parselde ise murisin herhangi bir pay almadığı anlaşılmaktadır.


Hemen belirtilmelidir ki, davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık, mirasbırakanın gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır. 


Gerçekten, 1.4.1974 tarihli karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle mirasbırakanın kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. 


Somut olayda olduğu gibi, bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı, Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli, 586/782 sayılı; 21.9.1994 tarihli, 248/538 sayılı; 21.12.1994 tarihli, 667/856 sayılı; 11.10.1995 tarihli, 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş, Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır. 


Hal böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. 


Davacının temyiz itirazı yerinde değildir, reddine. Davalının temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardar davalı vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

 

 

4 Ocak 2018 Perşembe
© 2024 AS-Hukuk Tüm Hakları Saklıdır.